İlkokul öncesi, babam Mardin/Midyat’ta Ağır Ceza Mahkemesi Başkanıyken, adliyeden ve duruşma salonlarından çıkmaz, keşiflere giderdim.
Keşiflere gidebilmek için keşif heyetinin kullandığı araçların önünde yola yattığımı da hatırlarım. Orta öğrenim döneminde Anayasa kitapçığı hep çantamda durur, kız kardeşimle oyun oynadığımda kendimi yargıç, kız kardeşimi de katibe yapardım.
Diğer Haberler
Avukat olma isteğinizden biraz bahseder misiniz?
Amcamın ve babamın hukukçu olmasının bunda etkisi olabilir. İlkokul öncesi, babam Mardin/Midyat’ta Ağır Ceza Mahkemesi Başkanıyken, adliyeden ve duruşma salonlarından çıkmaz, keşiflere giderdim. Keşiflere gidebilmek için keşif heyetinin kullandığı araçların önünde yola yattığımı da hatırlarım. Orta öğrenim döneminde Anayasa kitapçığı hep çantamda durur, kız kardeşimle oyun oynadığımda kendimi yargıç, kız kardeşimi de katibe yapardım.
Eğitiminiz nedir?
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum. İstanbul Kültür Üniversitesinde İşe İade Davaları Konulu Yüksek Lisans Tezini tamamladıktan sonra İş Kazalarında Maddi Tazminat konulu tezle doktoramı bitirme aşamasındayım. İş Hukukunun yanı sıra İş Psikolojisi ile de yoğun ilgilenmekteyim. Bu konuda eğitimler almaya devam ederek kendi mesleğim ile bütünleştirmeye çalışıyorum. Ne de olsa işimiz insan.
Hangi tür davalara bakıyorsunuz?
Türkiye’de hukukta henüz ihtisaslaşma gerçekleşmiş durumda değil. Ancak hukuk hayatın tamamını kapsamakta olup, her alandaki uyuşmazlık ilgili branşta değerlendirilmelidir. Örneğin vergi mevzuatı, ticari uyuşmazlıklar, sağlık hukuku, spor hukuku, gayrimenkul hukuku, ceza hukuku (ceza hukukunun da kendi alt branşları bulunmaktadır) gibi birçok branş bulunmaktadır. Bir avukatın tüm bu alanlarda bilgi sahibi olmasını beklemek gerçekçi değildir. Kişiler nasıl gözü rahatsızlandığında göz hekimine, mideleri rahatsızlandığında gastroenteroloji uzmanlarına gidiyorlarsa, tıp alanında olduğu gibi hukuk alanında da branşlaşma gereklidir. Branşlaşmanın yargıçlar açısından da gerekli olduğunu düşünmekteyim. Buna bağlı olarak tıp da mevcut tıpta uzmanlık sınavı gibi hukukta da bir uzmanlık sınavı açılması, bunu geçenlerin uzman avukat kategorisinde değerlendirilmesi gerektiği görüşündeyim. Hukukta branşlaşmanın gerekliliğine bağlı olarak, ofis olarak ağırlıklı olarak İş Hukuku, Toplu İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku alanında çalışmaktayız. Hem işçi vekilliği yapmakta ve aynı zamanda şirketlere İş Hukuku alanında olmak üzere danışmanlık hizmeti de vermekteyiz.
Nasıl bir hukuk insanısınız?
Biz avukatlar öncelikle kendi saygınlığımızı koruyarak ve etik değerlere uyarak, müvekkillerimizin saygınlığını, değerlerini ve haklarını koruyabilmeliyiz. Bu kapsamda biz ofis olarak, prensiplerimiz ve disiplinlerimizle verdiğimiz hukuk ve danışmanlık hizmetlerimiz ile kendi saygınlığımızı ve müvekkillerimiz ile danışanlarımızın saygınlıklarına uygun davranış ve çözüm modelleri oluşturuyoruz.
Ayrıca işçi ve işverenin karşılıklı olarak birbirinin haklarına, emeğine ve hukuka saygılı olarak yerine getirmeyi, çalışma barışının korunmasını ve bunun dışında avukat olarak tek bir tarafı temsil etmeyi değil, hukukun objektif bakış açısının ön planda olmasını hedefliyoruz. Gelişmeleri ve yasal değişiklikleri her aşamada yakından takip etmekte ve bilgilerimizi güncel tutmayı önemsemekteyiz.
Ülkemizde Hukuk Eğitimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Son dönemde ülkemizde oldukça fazla sayıda vakıf üniversitesi açılmış durumda ve açılmaya devam etmektedir. Gerçekten çok ciddi bir şekilde eğitim veren üniversitelerin yanı sıra ne yazık ki apartman binalarında ders verilen kampüsü olmayan, tabela üniversiteleri de mevcut. Bu yapı itibariyle bir kısım üniversitelerin sadece mezun vermeye yönelik kurulduklarını, bu kapsamda da bazı genç hukukçuların hukuk bilgisi bir yana Türkçelerinin dahi oldukça yetersiz olduğunu üzülerek görmekteyiz.
Hukuk fakültesinde okuyan öğrencilere ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsiniz?
Bazı insanlar doğuştan hukuk mantığına sahibi olurlar. Bu mantığa sahip olan öğrencilerin gerek öğrencilik hayatları, gerekse de meslek hayatları daha kolay olacaktır. Ancak her halükarda daha çok araştırmak, okumak ve pratik çalışma yapmak gerekir. Fakültelerde teorik bilgiler öğretilmekle birlikte, pratik açıdan bilgi sahibi olabilmek için sahanın içinde olmak ve çalışmak gerekmektedir. Avukatlık mesleğinin seçilmesi halinde stajın hakkıyla yapılması ve hatta mümkünse öğrencilik döneminde de çalışılması faydalı olacaktır. Ayrıca kalıplara bağlı olmamak her olayın kendine göre özellikleri bulunabileceği ve hukuki bir çözümün matematiksel bir problemin çözümüne paralel olduğu unutulmamalıdır. Bu kapsamda eski hukuk hocalarından Prof Dr. Ebül’ula Mardin’in “hukukta her kaidenin bir istisnası her istisnanın da bir müstesnası vardır” sözü benim açımdan çok önemlidir.
Genç hukukçulara tavsiyeleriniz ne olurdu?
Çağımızın bilgi çağı olduğu olgusunu gözeterek öncelikle öğrenmek ve bilgi sahibi olmak için gerekli çabayı sarf etmelerinin gerektiğini düşünüyorum. Her ne kadar günümüzde teknoloji nedeniyle bilgiye kolayca ulaşılabileceği zannedilmekte ise de aynı zamanda bilgi kirliliği de söz konusu olduğundan, gerçek bilgiye ulaşmak ve hayata uyarlamak için çalışmak gerektiği unutulmamalıdır. Bilginin sağlayacağı gücün etik değerlere uygun bir şekilde kullanılması gerekmektedir.
Müvekkillerin ve danışanların çoğu zaman, eksik bilgi sahibi olmaları nedeniyle problemlerini size yeteri kadar doğru şekilde ifade edemeyebilirler. Bu nedenle yanlış yönlendirebileceği olgusu gözardı edilmeden, sağlam bir duruş sergileyerek doğruyu göstererek yön vermek gerekmektedir. Hukukçunun görevi, tüm olumlu ve olumsuz yanlarıyla danışana veya müvekkile doğruyu ve riskleri göstermek, bu yönde karar vermesini sağlamak için yardımcı olmaktır.
Eve iş götürür müsünüz?
Zamanın yetmediği ve yoğun olduğum dönemlerde evde de çalışırım. Hatta tatilde olduğum dönemlerde dahi bilgisayarımı yanımdan ayıramadığım zamanlar çok olmuştur. Mesleğimin ilk dönemlerinde, gündüz avukatlık mesleğinin gerektirdiği işleri yaparak, gece de evde bilirkişi raporları yazdığım uzun bir dönem oldu. Teknolojinin, ilerlemesi ile iletişimin her yerde açık olması ve acil işlerde (ki müvekkillerin işleri genelde acildirJ) geri dönüş yapma zorunluluğuna bağlı olarak teknolojik imkanlar dahilinde uzaktan çalışıyorum. Danışmanlık da yaptığım için telefon görüşmeleri günün her saatine uzunca yayılmaktadır.
İş dışında sizi neler mutlu eder?
İşin getirdiği yoğun stres ve beyin yorgunluğunu atmanın en güzel yollarından biri benim için seyahat etmektir. Farklı kültürler ve tarih her zaman ilgimi çekmiştir. Caz ve klasik müzik konserleri de beni mutlu eder. Festivallerin sıkı takipçisiyimdir. Çok kitap okurum. Yaşam enerjim çok yüksek ve yerimde duramayan biriyim. Ama beni en çok kızımla geçirdiğim zamanlar mutlu eder.
Sosyal medyada çok aktif bir iletişiminiz var. Sizi sosyal medyadan takip etmek isteyenler size nasıl ulaşabilirler?
Kurumsal kimliğimizi 2016 yılında yeniledik. Yeni logomuz ve web sitemiz ile güzel övgüler alıyoruz. 2016 yılı bizim için yenilenme ve enerji yılı oldu. Kurumsal sitemiz www.erdem.av.tr Buradan bizimle ilgili bilgilere ulaşabilecekleri gibi, eğitimlerimizi de takip edebilirler. Site içerisinde bir de blog sayfamız yer almaktadır. Bize gelen soruları, hazırladığımız yazılarımızı da buradan okuyucularımız ile paylaşıyoruz. Çok fazla soru soran, bilgi almak isteyenler ve mail atanlar var. Herkesin sorusunu cevaplamak, onlara yardımcı olmak gerçekten çok zor. Gelen her soruyu özenle cevaplamaya çalışıyoruz. Daha çok insana ulaşmak istiyoruz. Daha hızlı bilgi akışı sağlayabilmek için de sosyal medya araçlarını kullanıyoruz.
Linkedin kanalı bizim için çok önemli. İş dünyasının profesyonelleri ile karşılıklı güzel bir bilgi alışverişimiz var. Facebook ve twitter alanlarını da kullanıyoruz. Tüm adreslerimiz avhasanerdem dir. Bu yıl tüm bu planlamaları yaparken Stratejik Danışmanlık hizmeti alıyoruz. Logomuzdan, web sitemize ve sosyal medya adreslerimizin yönetimine kadar birlikte kısa ve uzun hedeflerle güzel işler başardığımızı düşünüyoruz.
Aklınızda kalan bir dava var mı?
Gemi İnşa İşkolunda faaliyet gösteren Dok Gemi İş Sendikasının vekilliğini de yapmaktayım. 2002 yılında dönemin Sendika Başkanı rahmetli Nazım Tur, Galata köprüsünün kapaklarının arızalı denilerek açılmadığını ve Haliçte bulunan tersanede inşa edilen gemilerin dışarı çıkartılmadığını belirterek, köprü kapaklarının çalıştığını ve tersanelerin pasifize edilmeye çalışıldığını ispatlamamızı istedi. Bu kapsamda Galata Köprüsü iki gün trafiğe kapatılarak, yeterli donanıma sahip bilim adamları ile tespit yaptırdık. Sonrasında tekrar gerekli ekipmanın temini ile yeniden Galata Köprüsünü kapatarak, söz konusu köprü kapaklarının açılıp açılmadığı, açılması halinde ne kadar çalıştığı yönünde tespit yaptırdık ve köprünün çalışmakta olduğunu belirledik. Buna karşın ilerleyen süreçte tersanelerin özelleştirilmesine bağlı olarak Haliç’de bulunan tersaneler pasifize edildi. O dönemde bu dava ile ilgili olarak gerek özel sektörden gerekse de basından çok fazla ilgi ve soru almıştık. Köprü olayı bana her zaman Arşimetin “bana bir kaldıraç verin dünyayı kaldırayım” sözüne paralel olarak hukuki bir gerekçe dünyayı yerinden kaldırabilir sözünü hatırlatır.
Yaptığınız işin en keyifli yanı nedir?
Pek çok mesleğin aksine hukuk, hayatın içinden, yaşamın her alanına dokunabilen bir meslektir. Hal böyle olunca da pek çok alanda bilgi sahibi olabiliyorsunuz. Bu şekilde inşaattan sağlığa, beslenmeden eczacılığa, eğitimden üretime vb her alanda araştırma yaparak bilgi sahibi olabiliyoruz. Her alanla çalışan insanlarla temas kurarak, farklılıkları görerek sürekli yeni şeyler öğreniyor olmamız yaptığımızın işin en keyifli ve heyecan verici kısmı diyebilirim.
Yaptığınız işin en zor tarafı nedir?
Davaların çok uzun sürmesi ve hukuki olarak gerekli tüm işlemleri yapmanıza karşın her zaman hakkaniyete ve hukuka uygun kararlara ulaşılamaması en zor taraflarından biridir. Bunun dışında iş hukukunun gittikçe gelişmesi ve teknik bir hal alması nedeniyle anlatılması ve uygulanması da problemler doğurabilmektedir. Ayrıca her işçinin ve her işverenin kendine özgü özellikleri olduğu da göz ardı edilmemelidir. Uluslararası bir meşrubat markasının Ortadoğu ve Türkiye Direktöründen, Portöre kadar geniş bir işçi müvekkil yelpazemiz olduğundan talepleri ve anlatım dilleri doğal olarak farklılık arz etmektedir. İşverenlerde de aile şirketi veya global kurumsal ile Türk kurumsal şirketlerin karar alma mekanizmaları, olaylara bakış açıları farklılık arz etmekte ve genellikle İş Hukukunun bir koruma hukuku olduğunu anlatmak zorluk getirmektedir.
Bunun dışında iş hukukunda uyuşmazlık sayılarının artması sebebiyle müfettişlik geçmişi olan veya tanıdıkları olanların dahi bu alana yöneldikleri ve doğru yanlış birçok bilginin oluşması sebebiyle söz konusu yanlış yargılara karşı da efor sarf etme zorunluluğu ve son dönemde bir kısım bilirkişinin yeterli bilgiye sahip olmaması nedeniyle hatalı işlemlere karşı itiraz etme gerekliliği yorucu olmaktadır. Ancak adı üzerinde olduğu gibi bu branş İş Hukuku olarak tanımlandığından yetkin hukukçular tarafından yerine getirilmesi gerektiği açıktır.
Bu işi yapmıyor olsaydınız ne yapmak isterdiniz?
Bu işi yapmıyor olsam işin esasını yine insanların oluşturduğu psikiyatri ve/veya psikoloji alanında çalışmak isterdim.
En son okuduğunuz kitap?
İki kitabı aynı anda okuyorum şuaralarJ İlki Perseus’un yolculuğu. Kitapta uzun mitolojik bir yolculuğu olan Perseus’un başına gelenler, yaptıklarına ilişkin mitolojik hikayeler, insan psikolojisiyle birleştirilerek anlatılmaktadır. Okuduğum ikinci kitap ise Robert B. Cialdini’nin İknanın Psikolojisi. Psikoloji alanı ilgimi çektiği için kendimi biranda bu kitapları alırken buluyorum.
En büyük hayaliniz nedir?
Vakıf ya da benzeri bir kuruluş oluşturarak, çatısı altında çalışanları bilgilendirmek ve bu bilgilendirmenin öncelikle çalışanlara geri dönüşümünü sağlamak, bu geri dönüşümün çalışanlardan dışarı açılacak halkalar şeklinde ailelerine, mesai arkadaşlarına ve çevrelerine yayılmalarını sağlayacak bir oluşum gerçekleştirebilmek. İş kazalarının olmadığı, işverenlerin gerekli kaliteli üretimi sağlayabildiği, çalışanların da haklarının ödendiği, gerekli sosyal güvenlik ve çalışma şartlarının da sahip olduğu gelecek kaygısı duymaksızın mutlu yaşayabildikleri, çalışma barışının mevcut olduğu bir iş hayatını var olmasını dilerim. Ayrıca bir İnsan Kaynakları (yüksekokulu var) Fakültesinin oluştuğunu görmek isterim.